Matematikle aram pek iyi sayılmaz ama, hayata dair şeyler yazmaktan hoşlanırım. Belki de sırf; eni – boyu – kalınlığı – yarı çapı bulunmadığı – çarpma – bölme – toplama – çıkarma filan gibi işlemlerle tanımlanmadığı için.
En azından, içinde barındırdığı öyküler, bir bayağı kesir işleminden daha ilgi çekici, daha gerçek, daha duygu doludur.
İşte size bu öykülerden bir kaçı:
******
Beyoğlu’nun ara sokaklarından birinde esnaflık yaparak geçti hayatları. Hem komşuydular, hem de sıkı dört arkadaş.
Ama öyle sıkı ki sormayın.
Öldüler. Yıllar geçti aradan. Arkalarından hala iyi konuşulur o sokakta. Öyle, öykülere konu olacak kutsal bir şey yaptıkları falan yoktu arkadaşlık adına.
Ama birbirlerinden borç alır ve geri öderler, birbirlerine saygılı davranır, bir araya geldiklerinde sohbet etmekten keyif duyarlardı. Şakalaşır, gülüşür birlikte ürettikleri mutluluğu, birlikte paylaşırlardı.
Çevrelerindekiler; “Dördünüzü bir mezara gömeceğiz” diye takılırlardı.
Olmadı!
Biri Ateist, biri Yahudi, biri Hıristiyan biri Müslüman’dı…
Farklı farklı yerlerde şimdi mezarları…
Hayat İşte böyle bir şey:
Gerçekten arkadaş olduğunuzda; en önemli ortak değeriniz o olur.
******
Geçenlerde anlattılar; ‘iki çocuğunu yol kenarında oynarlarken araba ezmiş. Aradan uzun yıllar geçmesine rağmen her gün o kazanın olduğu yere gelir, çocuklarına isimleriyle seslenir, dikkatli olun diye uyarır, onlara eve dönmelerini söylermiş.
O kaza hiç olmamış, çocuklar birazdan yemek yemeğe geleceklermiş gibi…
Hayat İşte böyle bir şey:
Ana yüreğinde; çocuklar hiçbir zaman hayatlarını kaybetmezler…
Ve o, çocukları için; başlarına bir şey gelmesin diye hep endişelidir…
******
Dev insanların sporu olan ‘sumo güreşi’ toprak veya üzerine kum dökülmüş yaklaşık 5 metre çapındaki bir daire içinde yapılır. Güreşçiler bu sporu yapabilmek için yıllarca çalışırlar. Bu arada ambar dolusu yiyecek tüketirler. Fakat müsabakalar ortalama 30 saniye sürer. Karşı karşıya gelen iki sumo güreşçisinden biri rakibini iterek yere düşürdüğünde, ya da ayağı hariç vücudunun herhangi bir tarafını yere değdirmeyi başardığında galip gelmiş olur.
Hayat İşte böyle bir şey:
Çok kısa sürede elde edilebilir görünen başarı, sevinç veya mutlulukların ardında bir ambar dolusu birikim yatar…
******
İki kardeştiler. Anne babaları, misafirliğe gittiklerinde akraba ya da komşuları kim bilir kaç kez “büyüyünce ne olacaksın” diye sormuştu onlara. “Doktor olacağım, mühendis olacağım, öğretmen olacağım” diye cevaplar vermişlerdi çoğu seferinde ve hep ‘aferin’ almışlardı.
Büyüdüler!
Birisi gasil hanede ölü yıkayıcısı, diğeri cenaze levazımatçısı oldu.
Hayat İşte böyle bir şey:
Hayatta herkes bir şey olmak ister. Olur da. Ama bu her zaman istenilen şey olmaz…
******
Kelimeleri çırılçıplak soymak, ya da her harfine ayrı ayrı kostümler giydirmek.
Yazarın işi budur. Yeri gelir bir ifadesi ile yakalar sizi, yeri gelir emekle yazdığı yazısı, henüz yarısı bile okunmadan bırakılır.
Hayat İşte böyle bir şey:
Yaşananlar hep aynı gibi görünse de; onları birbirinden farklı kılan tatlar hep mevcuttur.
Biraz dikkat ederseniz fark edebilirsiniz.
Hayata dair yazarken – okurken bile…
FazlıMeriç
Geçen transfer döneminde Kadro mühendisliği Sınıfta Kaldı
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.