Cağın hastalığı haline gelen sosyal medya maalesef günlük hayatın olmasa olmazı olmuş durumda genci, yaşlısı elinde akıllı telefonu olan sosyal medyada takılıyor. Artık yan yana oturmak sohbet etmek hak getire . Instagram'da Twitter'da, Facebook'ta hesabı olmayan varmı ? Adıyla sanıyla olmasa da bu mecralardaki havayı yakinen takip eden gizli kullanıcıları kastetmiyorum ama. Kaldı ki küresel kütüphanemiz Google'da hangi aramayı yaparsanız sizi öncelikli olarak Twitter gibi platformlardaki verilere yönlendiriyor. Dolayısıyla hayatında internet elinde akıllı telefon olanın artık paralel hayatımız haline gelen sosyal medya hastalığı son surat devam ediyor
Sözünü ettiklerim gerçek anlamda bu sanal alemden uzak olanlar. Bunu tercih edenler. Instagram'da bedenlerini, mahremiyetini, kişiye özel anlarını teşhir etmeyi "hâlâ" bir ihtiyaç olarak hissetmeyenler mesela. Siyasi sohbetlerini, masalarında tanımadığı insanların oturduğu kocaman bir kahvehaneye dönüşen Twitter'da yapmayı normal bulmayanlar. Arkadaşlarının, hısım akrabanın, ahalinin doğum günlerini, kandilleri, bayramları Facebook'tan like'layarak değil eski usul kutlayanlar...
Evet "garip" insanlar...
Bulmakta zorlanıyorsunuz değil mi?
Benim sanal paralel hayatı olmayan, tek kişilikli birkaç tanıdığım var.
Bence çok özel ve sahici insanlar. Bu yüzden de sanal alemdeki kişiliğimin gerçekliğimi ne kadar zedelediğini düşünmek, kendimi kalibre etmek için sık sık onlarla sohbet ediyorum.
Birincisi, normalde duymamızın gerekmediği tonlarca iç karartıcı, moral bozucu enformasyona maruz kalmadıkları için kötü şeylerden daha az bahsediyorlar. Sağlık Bakanı'nın ismini söyleyemesin, coğrafi bölgeleri sayamasın diye YouTube röportajı yapılan güzel sosyal medya ünlüsünü küçümseme, aşağılama "keyfini" onlarla paylaşmanız mümkün değil mesela...
Konuşmadan önce düşünme refleksleri, Tweet atıyormuş gibi konuşmaya alışan sosyal medya bağımlılarından farklı. Geneli, ortalamayı ikna edip like alma alışkanlığı edinmedikleri için özgünlüklerini törpülemiyor, vasatlaşmıyorlar.
Zira olduğumuzdan büyük ve önemli göründüğümüz paralel hayat tektipleşmeyi dayatıyor. İfade özgürlüğüne, farklılıklara, renklere zaten ağır gelen mahalle baskısını tüm ülkeye hatta dünyaya yayıyor.
Zamanın küresel ruhuna, politik doğruculuğa aykırı fikirler, sanal linç korkusuyla ya da az anlaşılma ve çok beğenilmeme kaygısıyla dile getirilmiyor. Hatta kimi zaman "aptallıklara" da ortak olunuyor. Araştırmalarda sosyal medyanın kullanıcılarda yaygın olarak kaygı bozukluğuna yol açtığına dair çıkan sonuçlarının birinci nedeni de bu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.