Fenerbahçe'nin sağ kanadı akıllı, uslu, ne yaptığını bilen bir çocuk gibiyken; sol kanadı serseri, ne yapacağı belli olmayan yaramaz bir çocuk gibi! Organize diyebileceğimiz her doğru düzgün atak Tadiç, Mert ve daha ziyade sağa evrilen Dzeko'nun olduğu kanattan geldi. Maximin çok değişik bir oyuncu. Topu ayağına aldığında profesyonel bir futbol müsabakasında olduğunu unutuyor sanki… Takım oyununu değil kendi kafasındaki oyunu oynuyor. Adam eksiltmesinde bir sıkıntı yok, süratiyle ilgili diyecek hiçbir şey yok. Ama gelin görün ki takıma pek bir faydası yok. Mourinho'nun ona, "Nasıl takım oyuncusu olunur?" konusunu öğretmesi gerekiyor. Dağınık oyuncu şöyledir; ya her şeyi yapar, ya da hiçbir şey! Fenerbahçe bu riski alamaz. Bu yüzden daha takım oyuncusu olmaz zorunda!
Alanyaspor oyunu geriden kurup Fenerbahçe'yi üzerine çekerek kontra ataklarla pozisyona girmeye çalıştı. Belki bu taktik başka rakiplerde işe yarayabilir ama Fenerbahçe'nin presle topu geri kazanma süresi çok kısa. Hal böyle olunca aslında çok daha erken gelmesi gereken goller biraz da beceriksizlikten geç geldi. Livakoviç az da olsa gelen pozisyonlarda çok iyi hamleler yaptı. Çağlar geride bekleyen rakiplerin ilacı adeta! Süratiyle bütün pozisyonları savuşturuyor. Mourinho'nun neden onu tercih ettiğini anlamak zor değil! Amrabat transferiyle orta sahadaki sıkıntı büyük ölçüde çözüldü. Ama takımın sanki bir stopere daha ihtiyacı var. O problemde çözülürse Fenerbahçe bambaşka bir noktaya gelir.
Serseri kanat!
Fenerbahçe'nin sağ kanadı akıllı, uslu, ne yaptığını bilen bir çocuk gibiyken; sol kanadı serseri, ne yapacağı belli olmayan yaramaz bir çocuk gibi!