Partililer adına açıklama yapan partinin İstanbul İl Başkan Yardımcısı Mahmut Gül, Nazlıaka'nın suç duyurusuna konu konuşmasında sözleşmeye karşı çıkan vatandaşlar ile ilgili ağır ifadeler kullandığını söyledi.
Parti üyesi 50 kişinin suç duyurusu dilekçesinde, "Yeniden Refah Partisi üyesi olarak şahsen bu çalışmaların içerisinde bulunarak Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden imzasını geri çekmesi için mücadele verdim. Dolayısı ile Aylin Nazlıaka'nın aşağılama ve hakaretine maruz kaldım. Bu nedenle şüpheli Aylin Nazlıaka'dan davacı ve şikayetçiyim" denildi.
Yeniden Refah Partisi İstanbul il teşkilatı yönetici ve üyeleri, bugün öğleden sonra İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na gelerek CHP Kadın Kolları Başkanı Aylin Nazlıaka hakkında suç duyurusunda bulundu. Sözleşmeye imza atan bazı ülkelerin sözleşmeden çekildiği kaydedilen dilekçede, "Yeniden Refah Partisi kurulduğu günden beri İstanbul Sözleşmesi'nin sakıncalarını toplumumuza anlatarak ciddi bir kamuoyu oluşturmuş, konunun tartışmaya açılmasını sağlamıştır. Yeniden Refah Partisi üyesi olarak şahsen bu çalışmaların içerisinde bulunarak Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden imzasını geri çekmesi için mücadele verdim. Dolayısı ile Aylin Nazlıaka'nın aşağılama ve hakaretine maruz kaldım. Bu nedenle şüpheli Aylin Nazlıaka'dan davacı ve şikayetçiyim" ifadeleri yer aldı. Dilekçede, Aylin Nazlıaka hakkında soruşturma yapılarak eylemine uyan Türk Ceza Kanunu gereğince cezalandırılmasına karar verilmesi talep edildi.
SUÇ DUYURUSUNDAN SONRA BASIN AÇIKLAMASI YAPILDI
Partililer suç duyurusu dilekçesini verdikten sonra adliyenin önünde basın açıklaması yaptı. Partililer adına açıklamayı Yeniden Refah Partisi İstanbul İl Başkan Yardımcısı Mahmut Gül okudu. Nazlıaka'nın suç duyurusuna konu konuşmasında sözleşmeye karşı çıkan vatandaşlar ile ilgili ağır ifadeler kullandığını söyleyen Gül, "Sözleşmenin derinliklerinde toplumları oluşturan temel değerler tamamen reddedilmekte, toplumsal cinsiyet kavramı oluşturulup kadın erkek arasındaki fıtrat farklılığı haricinde bir cinsiyet anlayışı benimsenmekte ve bu öğretilerin eğitimden sanata, modadan spora her alanda insanlara empoze edilmesini şart koşan hükümlerin olduğu görülmektedir. Bütün bunlar ise mağdur olan kadınlarımızın arkasına sığınılarak yapılmaktadır. Sözleşme, mağdur insanları koruma bahanesi ile aile yapısını çok kolay şekilde hedeflemektedir" dedi.
'KISASA KISAS HÜKMÜ UYARINCA YASAL DÜZENLEME YAPILMALI'
Gül, "Kadın cinayetleri üzerine gitmeyi kendine amaç edinmiş bu konu hakkında sürekli söylemde bulunan başta CHP ve tüm siyasi partilere hukuki olarak olay içerisinde hiçbir indirim sebebi olmayan cinayet, işkence vs. suçlara karşı kısasa kısas hükmü uyarınca yasal düzenlemeleri yapma çağrısında bulunuyoruz. Eğer samimi şekilde kadın haklarını savunuyor iseniz bu çağrımıza kulak veriniz" diye konuştu.
'FİKRİMİZİN DAYANAĞI SAPKINLIK DEĞİL GELECEK NESİLLERİN AHLAKINI KORUMAKTIR'
Aylin Nazlıaka'nın sözleşmeye karşı çıkanlar için 'tecavüzcü ve tacizci' ifadelerini kullandığını söyleyen Gül, "Bahsettiği üzere fikrimizin dayanağı sapkınlık veya tecavüzcülük değil, aksine aile kavramı, gelecek nesillerin ahlakını ve maneviyatını korumaktır. Batılı kültürün parçası olan ülkelerin ahlaki sebeplerle imzaladığı, imzalayanların da çekilmeye devam ettiği bir sözleşme üzerinden bizlere hakaret edilmesi hiçbir surette kabul edilmeyecektir. Hanımefendinin hakaretleri ülkeyi ayrımcılığa ve bölücülüğe sevk etmektedir. Ancak ne şaşırtıcıdır ki kadınları öldürenlere karşı kısas cezası gündeme geldiğinde en başta kendileri karşı çıkmakta, insan hakları savunucusu kesilmektedirler" dedi.