Bir maden işçisinin 5 çocuğundan biri Nusret Gökçe... Maddi imkansızlıklar nedeniyle Faik Şahenk Ortaokulu’nu bırakınca, aldı bıçağı eline etlerin canına okudu. Son maaşıyla Arjantin’e gitti, dönüşünde kasaplığın kitabını yeniden yazdı. Peş peşe açtığı şubelerin ardından şimdi Londra yolunda.
Nusr-et Etleri Kaliteli Mi?
Nusret etlerinin özelliği, herkesin damak tadına göre pişirilmesi, seçilmesi ve işlem görmesidir. Bunları en iyi şekilde yerine getiren Nusret Gökçe açtığı mekâna da Nusret ismini vererek birçok kişiye kendini tanıtmıştır. Elinden özel olarak çıkan etler herkesin istediği gibi olması ve tam damak tadına uymasından dolayı bu kadar ilgi görmektedir. Askerlik döneminde bile komutanlarının bizzat Nusret’ e et yaptırmaları ve özel olarak seçtirmesi dikkat çekmiştir. Etin her şeyden önce iyi olması, iyi seçilmesinin yanı sıra asıl olarak nasıl yapılacağı önemlidir. Nusret Gökçe tam olarak bunu yapmaktadır. Zamanında etleri sabaha karşı seçerek 1 saat uyku ile etleri işlenmeden pişirerek farklı zevkler yaratmıştır. Nusret etin kalitesi ustasından yani Nusret Gökçeden gelmektedir. Şu an bulunduğu konum ise eskiden 1.800 TL maaş ile çalışan Nusret Gökçe 400 çalışanı ile hala yükselmeye devam etmektedir. Yurt dışından bile özel jetlerle gelerek yemek yemeğe gelen müşterileri, Nusret etin kalitesini göstermektedir. Bir çok ünlünün damak zevkini bildiğini ve röportaj da nasıl yediklerini söylemiştir. 2009 Yılından bu yana sürekli kendini geliştiren bir adam ve onun kurduğu büyük yemek zinciri bulunmaktadır.
RÖPORTAJ
-Kim olduğundan, nereden geldiğinden bahseder misin biraz?
1983’te Erzurum’da doğdum. Bir maden işçisinin 5 çocuğundan biriyim... Daha 2 yaşındayken Erzurum’dan Darıca’ya taşındık ailece. İşi sebebiyle ancak 4-5 haftada bir gün görebildim babamı. Sadece en küçük kardeşim lise mezunu, onun dışında hiçbirimiz okuyamadık maddi sebeplerden dolayı. Darıca Faik Şahenk Ortaokulu’nu altınca sınıfta terk etmek zorunda kaldım.
-Meslek hayatın nasıl başladı?
Bostancı kasaplar çarşısında, kasap çırağı olarak başladım. Aynı anda 10 ustayla bir dakika boş durmadan çalıştım. Hiç senelik izin yapmadım, mesai gözetmedim. Günde 18 saat aktiftim.
-Kırılma noktası neydi?
2007’de İstinye Park’ta kasap-restoran konsepti hizmete başladı. Bu oluşum beni heyecanlandırdı. 2008-2009’da ‘bu iş dünyada nasıl acaba?’ dedim. Arjantin, Amerika ve Japonya en iyisi oralara gitmeliydim.
-Yabancı dil yok, bilgi yok, nasıl cesaret ettin?
Fransız bir müşterim aracı oldu, son maaşım ve kredi kartından çektiğim 7 bin TL ile 2009 yılında Arjantin’e gittim. Üç ay boyunca çiftliklerde, kasaplarda, restoranlarda gezdim.
-Türkiye’ye dönünce ne yaptın?
Maaşlı işime devam ettim. Çalıştığım kurumda tüm öğrendiklerimi sergilemeye başladım. 'Lokum’u ilk ben yaptım. 'Ceviz’i, 'Kafes’i ilk bende yedi insanlar. Gittim geldim, sanki etin kimyası değişti. 2010’da Amerika’ydı hedefim. Vize başvurusunda bulundum ama hesabımda para yok, üstüme kayıtlı evim, mülküm yok, evli değilim. 4 kez reddedildim. Arjantin sonrası birkaç kez gazete ve dergide çıkmıştım. Görevliye onları okuttum, 3 aylık vize verdi. ABD'de yaptığım mönü New York Times’da yayınlandı. New York’un en önde gelen dört restoranında para almadan, kaçak çalıştım.
-Türkiye’ye döndüğünde seni bekleyen bir işin yoktu…
Zaten niyetim kendi yerimi açmaktı. Çok teklif geldi. Mithat Erdem, eski bir dostumdu. Ben emeğimi koydum, o parayı. İsim ne olacak dedi, bir kağıda Nusret yazdım, ‘et’ kısmını ayırdım. ‘Parayı ver, kısa süre sonra sana bir para sayma makinesi alacağım, para sayacaksın’ dedim. 5-6 ay sonra tüm yatırım çıkmıştı. Payıma düşeni ödemiştim.
-Nasıl bir his başarmak?
İlk dükkanımda her akşam kapının karşısına geçer adımın yazdığı tabelayı seyrederdim. Dua edip, şükrederdim. Hala da şükrederim.
-Sonra Doğuş Grubu'yla bir ortaklık yaptın ve 'Şampiyonlar Ligi’ne girdin. Nasıl gerçekleşti?
2009 yılında şimdi D.Ream şirketinin CEO’su olan Levent Veziroğlu “Nusret çok iyi şeyler olacak” demişti. Geçen yıl da Doğuş Grubu’yla imzayı attık.
-Nasıl değişiklikler oldu hayatında?
Eskiden 1.800 lira maaşlı bir çalışandım şimdi adım altında 400 çalışanımız var. Şu an güzel bir noktadayım ve hala yükselmek için çalışıyorum. Yurtdışından jetleriyle yemek yemeye gelen müşterilerimiz var, bu büyük mutluluk.
AJDA'YA KAFES ACUN'A ANTRİKOT
-Bir çok ünlüye servis veriyorsun. Kim ne yer?
Orhan Gencebay: Orta-iyiye doğru pişmiş yağsız, yumuşak et sever.
Ajda Pekkan: Gizli gurmedir. Gözü kapalı servis yapın ne yediğini söyler. Steak tartar’a bayılır, Spagetti ve Kafes tercihleridir.
Acun Ilıcalı: Acun Abi de oludçak yoğun tempo çalışan bir adam. Et çok sever. Antrikota bayılır.
Aziz Yıldırım: Başkan az ve öz yer. Lokum ve Kobe sever…