LAKABI ‘iLYiÇ’

.

METİN YAZICI – Bizim yaş grubundaki arkadaşların sohbetleri genellikle politik – ekonomik içeriklidir.
Politik olarak ayrılıklar olsa da, iş ekonomiye gelince ortak bir dil kullanırız.
’Biraz daha para kazansak; hayat ne güzel olurdu, ne güzel yaşardık’ şeklinde uzayıp giden rayların üzerinde çuf çuf yol alır trenimiz.
Son istasyonda, ‘Paran yoksa, hayatın monoton ve sıkıcıdır’ gibi bir sonuç çıkar karşımıza.
Sonra dağılır evlerimize gideriz.
Ben diyeyim on, siz deyin otuz yıldır bu böyle.
Geçtiğimiz ay farklı bir şey oldu. Sohbetin rengi rüsvarı değişti.
Grubumuzdaki arkadaşlardan biri – ismi lazım değil – süregelen sohbetimize muhalif oldu.
Üç bildik kelime ve bir bildik bağlaçla, ‘Ben züğürt ama zenginim’ diyerek.
Nasıl yani!
Birkaç kişinin ağzından çıkan bu ünlemli soruyla, sazı da onun eline vermiş olduk.
Anlattıkları, bizlerin yaşamını olumlu yönde etkilemeye yarayacak mı bunu zamanla anlayacağız.
Ama farkındaysanız, sözlerinin bu köşe yazısının oluşmasına katkı sağladığına hep birlikte şahit oluyoruz.
Bundan sonra ki bölümde, ben onun yalancısıyım.
’Arkadaşlar’ dedi.
Ben de sizler gibi Pendik’te yaşıyorum. Bilirsiniz, ismimim karşısına ‘varlıklı’ ve ‘züğürt’ yazılı iki kutucuk koysalar hepiniz ‘züğürt’ hanesini işaretlersiniz.
Ama yanılmış olursunuz.
Ben sizler gibi bakmıyorum olaya. İçinde bulunduğum şartları, sahip olduğum imkanları değerlendirdiğimde, kendimi zengin hissediyorum.
Hayat bana hiç de monoton – sıkıcı gelmiyor. Öyle laf olsun torba dolsun diye de söylemiyorum bunu. Bildiğiniz, renkli bir yaşamım var.
Yeniden bir ‘Nasıl yani!’ daha.
Anlatayım. Bildiğiniz gibi, Rus yazarları severim. Bu ay başında – 01 Kasım 2014 – Mehmet Akif Kültür Merkezi’nde Ali Ural isimli bir yazarımızın, Tolstoy’un ‘İvan İlyiç’in ölümü’ adlı kitabını yorumladığı bir programa katıldım. Son derece verimli bir-iki saat geçirdim.
Bu arada, konu harici gibi görünse de her sabah yürüyüş yaptığımı ve vücuduma yaşama sevinci doldurduğumu da konuya ilişkin olarak aklıma gelmişken söyleyeceğim.
Bir sonraki gün çocuklarla Yunus Emre Kültür Merkezi’nde ‘Gizemli Ada’ adlı tiyatro oyununu izledim. Çocuklarla çocuklar gibi mutlu oldum.Daha sonra ayın 16’sında ‘Baloncu Baba’ 23’ünde ‘Ali Veli Maria’ adlı oyunları da birlikte izledik.
Daha birçok tiyatro ve film vardı ama onlara da gitmedik.
Yine ay içinde Mehmet Akif Kültür Merkezi’nde yağlı boya resim ve minyatür olmak üzere iki ayrı sergiyi gezdim. Siz de görmeliydiniz, ne güzel şeyler yapmışlar.
Tarihe merakımdan, Dursun Gürlek’in Tarih ve Kültür Sohbetleri’ne katıldım. Yine Pendik’te Güllübağlar Mahallesi’ndeki Kültür Merkezi’nde.
Bir sefer de hanım ben çocuklar PENFOLK – PENHAD – PKSD derneklerinin Yunus Emre’deki halk oyunları gösterisini izledik. Muhteşemdi.
Bizim Mualla Teyze’nin kızı, Hamit Abi’nin oğlu da folklorcular arasındaydı. Çoğu tanıdık canım!
Prof Dr. İbrahim Saraçoğlu’nun Mehmet Akif’de ki sağlıkla ilgili sohbeti de çok keyifliydi.
Ve bunların hiçbirine tek kuruş ödemedim! Ücretsizdi! Yürüyüş dahil…
Daha bir sürü renkli etkinlik var. Katılıp eğlenebilir, keyifle vakit geçirebilir, bilgi birikiminizi artırıp, ufkunuzu açabilirsiniz.
Ha! Pendik’te ki programları beğenmediyseniz Kartal ya da Tuzla’daki etkinliklere katılabilirsiniz. Yol parası ne ki 5 – 10 TL yeter.
Bu arada, güneşli bir gündü, şöyle bir Büyük Ada’yı gezelim dedik. Hanımla bütün gün dolaştık.
Bu ay bir de Kapalıçarşı’yı gidip gördük.
İkisi için inanın 50 TL bile harcamadık.
Elin adamları yurtdışından buraları görmek için binlerce lira harcıyor. Biz burnumuzun dibindeki yerleri gezip görmeyelim mi!
Önümüzdeki ay kısmet olursa ailecek Darıca’daki hayvanat bahçesine gideceğiz.
Diyeceğim: Hayattan zevk almak, keyifli, hoş vakitler geçirmek için illa ki çok para lazım değil.
Çok parası olanlar benden farklı neler yapıyorlar ki. Diyelim onlarınki biraz daha şatafatlı olsun. Aynı keyfi alabiliyorsanız ne fark eder…
Aslında bir çok şey, yaşam kültürümüzle, alışkanlıklarımızla ilgili.
Soruyorum size: Tiyatro, sinema, söyleşi, konser, gezi imkanları gibi çoğu ücretsiz ya da çok az bir para ödeyerek değerlendirebileceğiniz fırsatlar mevcutken; kaçınız kaç defa düşündünüz bunlardan faydalanmayı.
Bakış açınızı biraz değiştirin; göreceksiniz ki hayat çok daha yaşanılası olacak.
Bakın söylüyorum. Kendi isminizin karşısındaki ‘züğürt’ kutucuğunu işaretleyebilirsiniz ama benimkini işaretlerken lütfen ‘zengin’ olsun.
O gün, sohbeti şakalaşarak bitirdik. ‘Biz seni MHP’li bilirdik. Meğer sen komünistmişsin. Bundan sonra senin lakabın ‘İlyiç’ olsun. Tamam mı.’

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri