“Taş bir defa yerinden oynayıp yuvarlandı mı, tekrar eski yerine koymak çok zordur.”
Mevcut iktidar kendi elleri ile içine düştüğü bu zor meseleyi; kafası basmayan, gözü dönmüş yalaka tayfası ile çözmeye çalışırsa bu sefer taş ile kalmaz bütün dağ üstüne çöker. Neden?
Kazanırken de, kaybederken de ait olduğu camiayı ve Türkiye'yi değil de sırf kendi konumunu ve yerini düşünen bay ve bayanların mevcut iktidara dolayısıyla Türkiye’ye verdiği zararı, on kurt bir koyun sürüsüne veremez de ondan. İzleyip hep beraber göreceğiz. Yenilginin vebalini hiç kimse üstüne almayacaktır. Herkes bir diğer menfaat grubunu hedef gösterecektir. Bir toz bulutu, bir kargaşa derken herkes yine aynı yerinde kalacak ve bir sonraki seçime kadar bu film hep böyle devam edecektir. Şimdi; O çok sevdiğinizi iddia ettiğiniz Partiniz, camianız ve Türkiye için hakikaten samimi doğru bir iş yapmak istiyorsanız lütfen, ama lütfen; Reisi yalnız bırakmak olmaz. Ölümüne Reisle beraberiz. Gün, Reisle beraber olma vaktidir. Reisin etrafında toplanalım…vb. sloganları bırakın, toplanmayın kardeşim.
Sayın Cumhurbaşkanımızın etrafından bir çekilin de Sayın Cumhurbaşkanımız önünü, hatalarını görsün ve hataları ile bir bir yüzleşsin. İnanın bana, bu menfaatçi fikir faşistlerinin bir insanı götüreceği tek yer cehennemdir. Unutmadan ve tam yeri gelmişken, mevcut iktidarın kulağına çok ciddi bir nasihat küpesi takalım; “Başınıza musallat olan her belanın sonucunda; yapılan hatalardan hiçbir ders çıkarmadan, teşkilatınızda ve çevrenizde hiçbir ciddi değişim yapmadan; "olan olmuş canım, biz önümüze bakalım" mantığı ile başlayarak devam edecek her yolculuğunuz, başka bir belanın başlangıcında son bulur.” İster ciddiye alın ister almayın; Bu seçim yenilgisi, mevcut iktidarın siyasi varlığına musallat olan son beladır, uyaran olmadı demeyin.
“Ölüm geldiğinde tövbe işe yaramaz."
Bu nasihat dolu söz, sadece insan hayatının son bulması ile alakalı bir söz değildir. Bu sözün, yaptığımız bütün yanlış işlerle de doğrudan bir alakası vardır. Bu yüzdendir ki; “Son pişmanlık fayda vermez.” demiş atalarımız. Yani, yaptığımız yanlış işlerde pişmanlığı zamanında duymak çok önemlidir.
Beğenirsiniz beğenmezsiniz...
Ankara ve özellikle son İstanbul seçim sonuçları, Türkiye siyasetini şöyle bir realite ile karşı karşıya bırakmıştır; Sayın İmamoğlu ve Sayın Yavaş’ın göstereceği başkanlık performansı bir sonraki başkanlık ve parlamento seçimlerinin kaderini/sonucunu doğrudan etkileyecektir.
Ak parti adına bu realite; Birinci İstanbul seçim sonuçlarında ki yenilgisine rağmen elindeki büyük fırsatı kaçırmak anlamına geliyor. Nasıl yani? Kafalarda oluşan bulanıklığı berraklaştırmak için şöyle sade bir tespit cümlesi yazayım; Sayın İmamoğlu seçildiğinde Sayın Cumhurbaşkanımız büyük bir başkan edası yahut olgun, birikimli bir öğretmenin öğrencisini kucaklaması gibi Sayın İmamoğlu’nu kucaklamış olsa idi, Sayın İmamoğlu’nun bütün büyüsü bozulacak, diğer belediye başkanları gibi sıradan bir belediye başkanına dönecek ve böylelikle iktidarın ağırlığı kaybedilmeyecekti. İzahatım anlaşılıyordur inşallah? Sözü hiç uzatmadan, sonuç olarak şunu dersek hiçte abartmış olmayız; “İstanbul seçiminin tekrarı, mevcut iktidar için siyasi bir intihar olmuştur.”
“İSTANBUL SEÇİMİNİN TEKRARI, İKTİDAR İÇİN SİYASİ BİR İNTİHAR OLDU
.