Kovid-19 salgını, kuraklık ve artan taleple boğuşan dünya için "gıda güvenliği" ve "kıtlık" riskleri artıyor. Her ülke kendi durumunu gözden geçirirken, Türkiye de kendi tedbirini alacak.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM) verilerine göre; 1 Ekim 2020-30 Kasım 2020 dönemini kapsayan dönemde yağışlar, uzun yıllar normali ve geçen yıl yağışlarının altında gerçekleşti. Türkiye geneli iki aylık yağış ortalaması 56,4 mm oldu. Bu rakam, normalde olması gereken değerin (118,8 mm) yarısına bile ulaşmadı. Yağışlarda, yüzde 53 azalma yaşandı. Bu arada geçen yılki yağışlarla bu yıl arasında sadece yüzde 3'lük bir fark bulunuyor. Rakamlar, kuraklık belirtilerinin geçen yıl başladığını, bu yıl zirve yaptığını gösteriyor. Kuraklık riskine 2020'de pandemi de eklenince, gıda talebi ve tarım ürünlerinin arzı hayati önem kazanmış durumda. Bazı kritik ürünlerde bu yıl küresel rekolte yüzde 30-40 arasında geriledi. Hem azalan arz hem de artan taleple birlikte gıda fiyatlarında keskin yükseliş yaşandı.
TÜM DÜNYA RİSK ALTINDA
Gelinen noktada dünya, hem çok gıda talebi hem düşük rekolte hem de yüksek fiyat riskiyle karşı karşıya... Pandemi sebebiyle hane halklarının yaşadığı gelir kaybı da, her bir aile için tahribatın boyutunu artırıyor. Bu gelişmeler, ülkeler arasında gıda savaşlarını körükledi. Her ülke kendi gıda güvenliği için tedbir yoluna gidiyor. Türkiye'de önümüzdeki dönemde gıda arz güvenliğine bağlı olarak bir takım tedbirlerin devreye alınması bekleniyor. Bu tedbirler dört ana başlıkta toplanıyor.
1-DEPOLAR DOLACAK
Türkiye'de 170'ten fazla noktada 6,6 milyon ton kapasiteli lisanslı depo bulunuyor. Daha fazla gıda depolamak için bu kapasite 2021'de 8,5 milyon tona çıkacak. Depolara TMO, çiftçiler, işletme sahipleri, tüccarlar ve sanayiciler ürünlerini koyacak. Şu anda depolarda doluluk oranının yüzde 70'e yakın seyrettiği belirtiliyor.
2-KONTROLLÜ İHRACAT
Zaman zaman fiyatı artan üründe ihracat kısıtlaması olabiliyor. Önümüzdeki süreçte bu tarz tedbirler gündeme gelebilecek. Pandeminin başında limonun kilosu 12 TL'ye kadar yükselmişti. Marttan ağustosa kadar limon "İhracı Yasak ve İzne Bağlı Mallar" listesine eklenmişti. Böylece fiyatlar 4-6 TL bandına gerilemişti.
3-İTHALATA VERGİ TEŞVİKİ
İç piyasada özellikle ithalata bağlı gıda ürünlerinde gümrük vergilerinde indirim söz konusu olacak. Böylece ithal girdi maliyeti ve arz kaygısı düşürülerek, içeride fiyat istikrarı sağlanacak. Bunun son örneği ayçiçeğinde yaşanmıştı. Ayçiçek tohumunun gümrük vergisi, Temmuz 2021'e kadar yüzde 30’dan yüzde 3’e indirildi.
4-BİLİNÇLİ SULAMA
Türkiye'de su kaynaklarının yüzde 70'i tarım faaliyetleri için kullanılıyor. Bu durum daha bilinçli su kullanma eğilimini kaçınılmaz kılıyor. Yapılacak bir üretim planlaması ile üreticilerin su ihtiyacı daha az olan ürünlere yönelmesi sağlanacak. Sulama sistemlerinin de "tasarruflu" yapıya dönüştürülmesi gündeme gelecek.
ÜRÜNLERİ STOKLAMIYORUZ, İHTİYAÇ İÇİN SAKLIYORUZ
Pandemi ve kuraklıkta, gıda arzı güvenliğinin önemli ayağını lisanslı depolar oluşturacak. "İhtiyat akçesi" gibi "gıda saklama" eğilimi ülkeler için önemli hâle gelecek. Konuyla ilgili açıklamada bulunan Uluslararası Un Sanayicileri Avrasya Başkanı Eren Günhan Ulusoy "Artan hububat fiyatlarının faturası bu depolara kesilmemeli. Sadece çiftçimiz, tüccarımız, sanayicimiz için değil, tüm halkımız için depo kapasitesinin yükselmesi; herhangi bir salgın ya da dış ticarette bir aksama durumunda, gıda güvenliğimizi de garanti altına alacak. Arz eksikliği, talep, pandemi süreci ve daha birçok nedenden dolayı fiyatlar yükseldi. Türkiye’de 6,6 milyon tonun üzerinde lisanslı depo kapasitesi var. Bu kapasitenin 3,8 milyon tonu hububat için kullanıldı. Bu kadar ürünün, spekülatörlerin eline geçmesi mümkün değil" dedi. Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürü Ahmet Güldal da, lisanslı depoları kendilerinin de kullandığını, "zamanı gelinceye kadar bekletmek üzere" ürünleri bu depolara aldıklarını açıklamıştı. Güldal, "Depodaki ürünler yavaş yavaş çözülür. Kış aylarında bu hızlanır. Böylece yeni sezon öncesi yer açılır" diye konuşmuştu.
TÜRKİYE HANGİ ÜRÜNDE, NE DURUMDA BULUNUYOR?
Tarım ve Orman Bakanlığı ile TÜİK verilerine göre, bu yıl bazı ürünlerde şu gelişmeler yaşandı:
2019 yılında 19 milyon ton olan buğday üretimi, 2020 tahminine göre yüzde 7,9’luk artışla, 20 milyon 500 bin ton olacak. TMO, mayıs başında ekmeklik buğday alım fiyatını ton başına 1.650 lira olarak açıklamıştı. Ancak fiyatlar artan taleple birlikte 2.220 TL'ye ulaştı. 2020/2021 sezonu ekimi için, buğday tohumu satışları arttı.
Türkiye mısır üretimi, bu yıl 6.5 milyon ton bekleniyor. Geçen yılk ilk dokuz ayda 2,9 milyon ton olan mısır ithalatı, 2020’nin aynı döneminde 1,9 milyon ton gerçekleşti. Mısırda küresel talep hızlı arttı. Özellikle Amerika kıtasının alım iştahıyla fiyatlar, son üç ayda 180 dolardan 215 doların üzerine yükseldi.
Dünya ayçiçeği ithalatında Türkiye, yüzde 37 pay ile birinci sırada. Ayçiçeği tohumu ithalatı, 2020 yılının ilk dokuz ayında 905 bin tonu buldu. Ağustosta küresel piyasalarda tonu 390 dolar olan ayçiçeği tohumu, bugün 650 dolara dayandı. Bu gelişme içeride yağ fiyatlarına hissedilir oranda yansıdı.
Türkiye'de kuru fasulye üretimi bu sene yüzde 24 artışla 278 bin ton olarak bekleniyor. İlk dokuz aylık dönemde ithalat 17 bin ton, ihracat 4.500 ton olarak gerçekleşti. Nohutta 2020'nin aynı döneminde ithalat 16 bin ton, ihracat 104 bin ton oldu. Kırmızı mercimek ithalatı 375 bin tonu, ihracat 257 bin tonu buldu.