Maçların oynanıp oynanmayacağı konusu ‘tamamlanmamış’ ligi olan her ülkenin ortak derdi. Dert ortak olduğu içindir ki, kavgayı, atışmayı son derece yersiz buluyorum...
Herkes nereye biz de oraya...
Birlikte Avrupa kupalarında maçlar oynayacaksak ortak hareket edeceğiz. Oynayın derlerse oynanacak, iptal derlerse iptal, tescil derlerse de tescil seçeneği devreye girecektir. Dileriz, umarız, çok isteriz ki hayat normale dönsün ve maçları oynayalım...
Sonrasını düşünmeli
Aslında, geçmişte dert ettiğimiz şeyler için şükür sebebiymiş diyoruz ya hani... Bu maçların oynanma, oynanmama kısmı da futbol ekonomisinin yaşayacağı muhtemel sorunlar düşünüldüğünde şükür sebebiymiş denilecek belki de...
Gidişat, futbolun bir dar boğaza girebileceğine dair iddiaları güçlendirir nitelikte. Oyuncuların sözleşmelerinin akıbeti ne olacak mesela? Gelirler bir anda eski haline mi gelecek? O nedenle bu kısımı tartışmak yerine sonrasını düşünmek daha doğru olacak diye düşünüyorum.
Aidiyet duygusu...
Sturridge’in ve Obi Mikel’in çeşitli gerekçelerle sözleşmelerinin fesh edilmesi Trabzonspor için büyük avantaj olmuş durumda. Üreten Trabzonspor ve maaş bütçesini dengeli tutan yönetim, personeline ödemeleri yaptı.
Oyuncularla ilgili sezon içinde ‘aidiyet’ vurgusu geçen tonlarca değerlendirmemiz oldu. Aidiyet duygusu, takım olma, bir olma, birlikte hedefe kilitlenme konusunda olmazsa olmaz bir durum dedik.
Bugün gelinen noktada yerli oyuncular bir taraftan, yabancı oyuncular diğer taraftan takımlarına, ekmek yedikleri ülkelerine büyük jestlerde bulunabiliyorlar.
Siz doğru oyuncuyu yükseltin, yanlışa neşter vurun, tarih sizi bir yerde doğrunuzla da yanlışınızla da mutlak yüzleştirecektir
Devir hesap devri!
.