Türkiye düşmanı Almanya ve İran tek devlettir!
1920’lerde İran, Almanya’ya hayran biri tarafından yönetiliyordu:
Rıza Şah. İran Merkez Bankası’nı 70 Alman bankacıya emanet etti. Çimento, maden, tekstil hatta kağıt fabrikalarını bile Almanlar kurdu. 1940’larda Nazi döneminde bu ekonomik işbirliği zirveye çıkarken İran ithal ettiği ürünlerin yüzde 43’ünü Almanya’dan alıyordu. İkinci Dünya Savaşı sonrası Batı Almanya, İran’ı en büyük ithalatçısı olmaya devam etti. Buşehr Nükleer Santrali’ni 1975’te Almanlar kurdu.
1979’daki devrime kadar bu böyle sürdü. Sözde İslam devriminden sonra yine Almanya soluğu İran’da aldı. İran devrim muhafızlarını Alman BND ajanları eğitti. İran’ın tüm istihbarat ağı yine Almanlar tarafından kuruldu.
İngiltere’nin ve Fransa’nın etkin olduğu bölgelere giremeyen barbar Germenler için İran biçilmiş kaftandı.
İran’da şu anda 100 alman şirketi iş yapıyor. Bunlar arasında Mercedes, BASF, Linde, Lurgi, Siemens, Krupp, Volkswagen ve MAN gibi dev şirketler de bulunuyor.İran’ın en büyük ihracatçısı Almanya. İran ithalatının yüzde 25’e yakın bir kısmını 5–6 milyar dolarını Almanya’dan yapıyor. İran makine sanayinin yüzde 80’i Almanlar tarafından domine ediliyor. Almanya İran’a ihracatı durdursa 10 bin kişi işini kaybeder.
KENDİLERİNİ IRKDAŞ OLARAK KABUL EDİYORLAR
Sözde devrimden sonra Hans-Dietrich Genscher 1984’te İran’a giderek Humeyni rejiminin konuğu olan ilk batılı dışişleri bakanı oldu.
Misal bu iki devlet kendilerini ırkdaş da kabul ediyor.
İranlılar Aryanlığı bir kültür yorumu olarak görüyor. Almanlarınki ise ırk üstünlüğüne dayalı faşist bir okumaya dayanıyor.
1986’daki İran Cumhurbaşkanı Ali Ekber Rafsancani’nin Alman Şansölyesi Helmut Kohl’e yazdığı mektupta ‘Bizim ortak Aryan kökenlerimiz’ diye söz etmesi iki ülke arasında bir ırk kardeşliğine de vurgu yapması açısından önemlidir.
Peki şimdi ne yapıyorlar? Bu tarihsel süreci anlatmamızdaki sebep: Gölge oyununda hiç görünmeyenleri göstermektir. Misal Suriye meselesi konuşulurken İran ya da daha doğrusu Almanya’nın esamesi bile okunmaz. Neden? Çünkü İran’a emirleri Almanya vermez de o yüzden!
Küçük bir örnek verecek olursak: DAEŞ için koalisyon sofrası kurulurken, Alman istihbaratı, en kritik rolü üstlendi, Rakka’yı vuran koalisyon güçleriyle Esed arasındaki koordinasyonu sağladı. Hiç yokmuş gibi gözüken Almanya burada İran üzerinden Suriye meselesinde söz sahibi olmak istemektedir. Tabii bunda Obama dönemi ABD politikalarının etkisi de büyüktür.
ALMANYA NEDEN TÜRKİYE’YE SAVAŞ AÇTI?
Atilla’nın sürdüğü barbar kavimlerden olan Germenler şimdi neden açıktan Türkiye’ye savaş açtı? Sorusu akıllara gelmektedir. Terör örgütleri PKK ve FETÖ’ye kucak açan, vatan hainliğinden yargılanan Can Dündar’ı saraylarında ağırlayan Almanya neyi hedeflemektedir?
Almanya’nın Anadolu’da ya da Şam ve Halep vilayetinde söz sahibi olmak istemesinin iki nedeni var? Biri Akdeniz’de enerji koridorunda söz sahibi olmak iki: Yeni dünya düzeninde kendine yer açmak.
Türkiye’nin yüzünü Avrasya’ya dönmesi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Şangay Beşlisi’ne yeşil ışık yakması Avrupa için hiç beklenmedik bir durumdu. Şimdi de ellerinde kalan son kozu oynuyorlar. Terör örgütü PKK’ya ve onun Suriye koluna her türlü lojistik desteği verirken bir yandan da Suriye’deki diğer terör örgütü DAEŞ’i BND ajanlarıyla yönlendiriyorlar. Yakın zamanda Esed’in uçakları askerimizi bombaladı. Bunu Rusya’nın yaptığını kim ister? Tabii ki, Rusya ile Türkiye’nin yakınlaşmasını istemeyen İran. Peki bu İslam düşmanı Pers devletine bu aklı kim verebilir? Almanya.
Evet tarihsel birliktelik ve tarihsel düşmanlıklar devletler için epey önem taşır. Ama bize savaş açanların hala anlayamadığı nokta şu: Bizim kurduğumuz tüm Türk devletlerinde gücün kaynağı millettir. Bütün azılı düşmanları yok etmek için bir devletin uydusu olmayan yapılanma sadece bize hastır.
Şimdi de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve devletin dayandığı yegane güç: Allah ve sonrasında millet değil midir? Anlamadınız değil mi? O halde Almanya’daki milyonlarca Türk’ün neler yapabileceğini hayal edin.