Meselenin parti meselesi olmadığını, kendisinin hiçbir parti veya cemaate üye olmadığını, gizli düşüncelere sahip olmadığını anlatan İhsanoğlu, "Ben kendimden eminim. Benim kim olduğum meydanda. Zaten bir şey bulsalardı, bir küçücük şaibe bulsalardı... Güya İstiklal Marşı'nı yanlış okumuşum, doğru okumuşum. Bunu sahneye kurdular, Karagöz Hacivat oynatır gibi sahneye büyük ekranlar kurdular ve millete seyrettirdiler bunu, düşünebiliyor musunuz. Arife gününden bu yana ısıtıp ısıtıp her gün 'Efendim İstiklal Marşı'nı bilmiyor, babası Akif'in arkadaşıydı da nasıl olur du da...'. Milleti bununla meşgul ediyor" dedi.
İhsanoğlu, "Eğer bu memleket cumhurbaşkanlığını ilk defa seçiyorsa o zaman her şeyden önce seçimile ilgili meseleleri konuşalım, Türkiye'nin düzeni ile ilgili meseleleri konuşalım, rejimle ilgili meseleleri konuşalım" diyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Cumhurbaşkanlığı nasıl yapılacak, cumhurbaşkanı nasıl görevini ifa edecek, anayasada hükümler var. Bu hükümlere göre mi yapacak, yoksa farklı bir şey mi yapacak. Demokrasinin gereğini mi yapacak yoksa demokrasiyi kendi istediği gibi mi yorumlayacak. 'Bunları konuşalım' diyoruz ama konuşmuyorlar. İstiklal Marşı, İstiklal Marşı... Akif Bey'in, Yahya Kemal Bey'in falan filan. İyi ki yani Fecri Ati'yi, milli edebiyat, tanzimat, divan edebiyatı felan girmedik. Yoksa biz 2023'e kadar giderdik tartışa tartışa. Türkiye'nin böyle hafifliklere tahammülü yok arkadaşlar. Pazar günü karar verecek millet ama ben şuna inanıyorum, bu millet demokrasi için karar verecektir. Bu millet insan hakları için karar verecektir, bu millet kanun hakimiyeti için karar verecektir. Bu millet her şeyden önce milli birlik ve bütünlük için karar verecektir."
"Borç sarmalı, vergi sarmalı, kedi kartı sarmalı milyonlarca insanı eziyor"
Cumhurbaşkanı adayı İhsanoğlu, IMF'ye borcun ödendiğini ancak IMF'ye olan borcun kaç katı da borçlanıldığını öne sürerek, şöyle konuştu:
"Kamu borçları, özel sektör borçları, insanların, hane halklarının, fertlerin borçları ve faiz sarmalı. Eskiden AK Parti iktidarının başladığı yılda hane halkı faiz olarak gelirinin yüzde 5'ini yani her 100 liradan ancak siz 5'ini faiz olarak veriyordunuz. Bugün bu faiz oranı 55. Yani her 100 liranızın 55'ini faize veriyorsunuz. O zaman bu 55'i elde etmek için 100 lira harcamak için siz kredi alıyorsunuz. Bu kredi sarmalında yüz binlerce, milyonlarca insana büyük ekonomik sıkıntı, bir nevi kredi kartı köleliği ihdas edildi. Vergiler de bunun üzerine bindi. Türkiye'de borç sarmalı, vergi sarmalı, kedi kartı sarmalı milyonlarca insanı eziyor ve bu saklanıyor milletten.
Deniyor ki 'siz bana oy verin, ben size gelecek ay kredi vereyim ki bu öbür kredileri ödeyiniz'. Ondan sonra Merkez Bankası Başkanı'nı azarlıyoruz, faizi niye yükselttin? Merkez Bankası, babasının bankasının faizini yükseltmiyor. Devletin bankasının faizini yükseltiyor. Bu da hükümetin programı. Milletin önünde 'biz faize karşıyız, bizim banka müdürü söz dinlemiyor, ben onun kulağını çekeyim'. Böyle bir siyaset olur mu? Türkiye'de böyle bir siyaset yapılır mı? Bir taraftan tavşana kaç tazıya tut."
"Ben madalyayı doğru yerden aldım"
İsrail'in mallarının boykot edileceğini ancak çarşı pazar İsrail mallarının satıldığını belirten İhsanoğlu, şöyle dedi:
"Bugün biz çarşıda dolaşırken gösterdiler, işte İsrail malları. Peki bu 'boykot' diyenler nerede. Bu malları kim getirdi? İhsanoğlu mu getirdi? Ben mi getirdim? Ben İsrail'in bilmem nesiydim hani. Allah'a çok şükür cesaret madalyası felan almadım. Ben madalyayı doğru yerden aldım. Ben madalyayı doğru yoldan aldım. Madalyayı kutsi şerif adına aldım. Kudüs Yıldızı madalyası aldım. Türkiye'de hiç kimsede yok. Öbürü de kimsede yok Allah'a şükür ama artık. Şimdi siz neden bahsediyorsunuz? Boykot mu? Ticaretimiz 3-4 kat arttı İsrail'le. İşte Samsun'un sade çarşısındaki vatandaş, ihlaslı vatandaş 'boykot' diyor 'Nerede boykot' diyor. 'Her gün mal geliyor' diyor. Böyle milleti nereye kadar aldatacağız. Onun için ben şuna inanıyorum ki sizler pazar günü doğru yere mühür basacaksınız."
"Hala bu hükümette güzel işler yapan arkadaşlarımız var"
İhtiyaç sahiplerinin devletten yardım almasının devletin görevi olduğunu, insanlara yardım etmenin sosyal devlet olmanın gereği olduğunu vurgulayan İhsanoğlu, şu ifadeleri kullandı:
"Bunları devlet hazinesinden yapar, belediye yapar, şurdan burdan yapar ama devletin politikasıdır. Bu hizmetler dün başlamadı. Bu hizmetler 1980'li yıllarda rahmetli Turgut ağabey döneminde başladı. Fakir Fukara Fonu o günden başladı ve Türkiye bunu geliştirdi, son yıllarda da güzel hizmetler yapıldı, bunu takdirle karşılamak lazım. Ben bunu inkar etmiyorum güzel olan her şeyi takdir etmek lazım. Bizim memleketimiz, milletimiz, hükümetlerimiz. Aramızda sayın bakan var (Ertuğrul Günay), düne kadar o hükümetin çok aktif bakanıydı, biz destekliyorduk. Hala bu hükümette güzel işler yapan arkadaşlarımız var, destekliyoruz. Millet destekliyor ama yanlış yapanları da desteklememesi lazım."
Türkiye'yi kötü yere götüreceklerin arkasından gitmemek gerektiğini vurgulayan İhsanoğlu, "Bu çok önemli. O kardeşlerimiz, buradan sosyal yardım alan kardeşlerimiz, 'Efendim ben oy vermezsem keserler'. Nasıl keserler? Sonra senin oyunu kime vereceğini nasıl bilecekler? Korkunun bir tarafı da budur ama şunu da söylemek istiyorum, bu siyaset bu devletin kanunları ile mevzuatı ile düzenlenen bir husustur. Kimse cebinden çıkartıp sana para vermiyor, sadaka vermiyor, nafaka vermiyor, bahşiş vermiyor. Bu bir haktır. Her zaman, siz bunu hak ettiğiniz müddetçe bunu alacaksınız. Bu, kanun teminatı altındadır" diye konuştu.
İhsanoğlu, şunları söyledi:
"Onun için ben o arkadaşlarıma diyorum ki 'sakın ha bu seçimlerde benim şeyimi keserler, bilmem ne' öyle bir şey düşünmeyiniz. Bu onunla ilgili değil. Zaten hükümetle ilgili, parlamento ile ilgili, belediye ile ilgili seçim değil. Üç aday var, bir sandalye var. Siz o sandalyeye uygun olanı seçeceksiniz ve oraya koyacaksınız ve o, bu devlet gemisini öfkeye kapılmadan, insanları ötekileştirmeden, 'bana oy verenler vatanperver bana oy vermeyenler hainlerdir' felan demeden bütün 76 milyonu kucaklayacak devlet reisini seçeceksiniz. O zaman her şey yerli yerine oturacaktır ve siz yine önümüzdeki seçimlerde istediğiniz partiye veriniz. Çünkü burada parti mevzu bahis değil, burada bir hakemlik müessesesi var.Cumhurbaşkanı hakemdir. Pehlivandan hakem olur mu? Pehlivan güreşir. Bırakın güreşsin, bırakın kazansın ama hakem yapmayınız. Çünkü hakem yaparsanız taraf tutacaktır. Taraf tutarsa toplumda huzursuzluk devam edecektir ve daha büyük olacaktır. Çünkü devletin tepesi orası. Devletin tepesi sorun çözme yeridir, sorun yaratma yeri değildir. "
"AK Parti'li kardeşlerimiz de bize destek veriyorlar"
Ekmeleddin İhsanoğlu, cumhurbaşkanı seçimlerinin bir parti seçimi olmayacağını, 10 Ağustos tarihinden sonra insanların tekrar gönül verdiği partiyi destekleyebileceğini vurgulayarak. şunları kaydetti:
"Siz istediğiniz partiye 30 Mart'ta oy verdiğiniz partiye yeni önümüzdeki seçimlerde ona veriniz. Hatta bize destek veren 12 partinin dışında AK Parti'li kardeşlerimiz de bize destek veriyorlar ve ben bundan iftihar ediyorum. Çünkü onlar aynı zamanda kendi partilerinin dağılmamasını istiyorlar. Türkiye'de ANAP dağıldı Turgut Bey rahmetli cumhurbaşkanı olduktan sonra. Doğru Yol dağıldı Süleyman Beycumhurbaşkanı olduktan sonra. AK Parti'ye gönül veren kardeşlerimiz benim çok yakınlarım. Bana parti kurulurken kuruculuk teklifi yapıldı. En yakın arkadaşlarım halen partinin içerisindeler. Onlarla da benim çok samimi münasebetlerim var. Onlar partilerini korumak istiyorlarsa oylarını bize vereceklerinden eminim."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.